Çamköy, Ankara ilinin Çamlıdere ilçesine bağlı bir mahalledir.
Bizans dönemi kaya mezarlar bulunan bu yerleşme yeri, Türkler tarafından 1840 yılı öncesi iskana açılmış yerleşmelerden olup, köyün ilçeye uzaklığı 8 km. Çamköy yaylası köye 2 km. uzaklıktadır. Orman bitişiği köylerdendir.
Mahallenin adının nereden geldiği ve geçmişi hakkında bilgi yoktur.
Çamköy, havası, doğası ve kültürel özellikleri ile Çamlıdere’nin diğer köylerinden ayrılmaktadır.
Ankara iline 102 km, Çamlıdere ilçesine 8 km uzaklıktadır. Ayrıca mahallenin özel bir konumu vardır. Havası ve suyu diğer köylerden farklıdır.
Çamköy Köyü ; Çamlıdere İlçesinin batısında yer almaktadır. İlçeye 8 km uzaklıkta olup köy yolunun tamamı asfalttır. Mahallenin coğrafi yapısı engebelidir. Bu nedenle tarıma açık arazisi 80 hektardır. Mahallenin yerleşim alanı köy merkezi ve kabaca (yayla) mahallesinden oluşmuştur.
Orman Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre 31. madde kapsamında olduğu için köy orman mahallesidir. Köy ; nüfus itibariyle göç veren köylerimizdendir. Mahallede elektrik, şebeke suyu ve telefon mevcuttur. Su kaynağı sondajla temin edilmektedir. Yeterli ve mahallede su sıkıntısı yoktur.
Mahallenin iklimi, karasal iklim etki alanı içerisindedir. Köy yüksek bir tepeye kurulduğu için diğer köylerden daha soğuktur, genellikle rüzgar hakimdir.
Köylü geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır.
Mahallede hayvanların beslenmesi için yaylacılık yapılmaktadır. Mahallenin kendi adıyla çıktığı yaylası vardır. Çamköy mahallesi (kabacı yaylasına) Mayıs ayının 15 inde gider ve Haziran ayının sonlarına doğru yayladan dönerler. Köylü hayvan besinlerinin bir kısmını kendi üretmekte, büyük bir kısmını da satın almaktadır.
TARİHÇE
Muzrıb,İlk defa 1463 tarihli Mufassal tahrir defterinde Ankara’ya bağlı bir kaza olarak yer almıştır. Kuruluş tarihi konusunda kesin bir bilgi yoktur. Kazanın büyük bölümü bu günkü Çamlıdere coğrafyası üzerinde yer almıştır. Anılan tahrir defterinde toplam 36 olarak belirtilen köylerinden 15 tanesi adlarıyla bilinmektedir. 1523’ten önce kazalığı feshedilen Muzrıb, köyleriyle birlikte Yabanabad kazasına dahil edimiştir.
Tarihi araştırmalardan Muzrıb topraklarının Osmanlı hakimiyetinden önce merkezi Kastamonu’da buluınan Candaroğulları Beyliği’ne bağlı yerler olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı devletine ne zaman dahil edildiği ile ilgili kesin bir tarih vermek mümkün değildir. Ancak bu tarihin; Osmanlılar tarafından 1413’te Ankara’nın alınışı ile 1461’de Candaroğulları Beyliği’ne son verilişi arasında olduğunu söylemek en doğru yaklaşım olacaktır.
Teleffuz olarak “muzrıb” ya da “madrıb” olarak söylenmektedir. Ancak, sözlüklerde “madrıb” olarak verilen kelime, “Büyük çadır, oba” anlamlarına geldiği gibi “Çeltik ekilen yer” anlamına da gelmektedir. Adını, çeltik ekilen yer anlamına gelen coğrafi özelliğinden mi yoksa ilk olarak oba tarzı yerleşim biçiminden mi almıştır, bilinmez.
Muzrıb kaza merkezinin neresi olduğuyla ilgili kesin bir şey söylemek zordur. Ancak; o dönemde 72 haneyle en büyük köyü olma özelliğine sahip durumdaki Alakoç’u merkezliğe yakıştırmak akılcı bir tahmin olacaktır.
Muzrıb’ın 1463 tahririne göre bilinen on beş köyünden üçü bu gün Kızılcahamam’a, on ikisi ise Çamlıdere’ye bağlıdır.